13 Mart 2019 Çarşamba

Düşündüğün ve Hissettiğin Kadar Sağlıklısın

Düşündüğün ve Hissettiğin Kadar Sağlıklısın
Eti Life Dergisi
01/05/2016

Hep deriz iyi düşünelim iyi olsun. Ve kendimizi sürekli olumlu cümle kalıplarıyla telkin etmeye çalışırız. Evet ne düşündüğün çok önemli ve olumlama çalışmaları yapmanda.. Peki ya hissettiklerin? Duyguların? Ya onlar düşündüklerini doğrulamıyorsa..
Duyguların ve ne hissettiğin düşüncelerinden daha önemli çünkü en iyi, güçlü rezonansı kalbinle yaparsın ve kalbin düşünceni doğrulamıyorsa orada inanç eksiktir bir sorun var demektir. Bu yüzden gerçek rehberimiz olan hislerimizi gözardı etmememiz lazım. Eğer duygularını olduğu haliyle yaşayıp, yansıtamamışsan ve sürekli bastırıp durmuşsan ve devam..devam edip durmuşsan. Bir gün bedenine hapsettiğin her duygu çıkmak zorunda kalacak.
Evren sürekli bir dönüşüm halinde sabit duran birşey yok ve devir daim halinde. Sen o duyguları bastırdığında o köşesinde sessiz kalamayacak. Bu yüzden içinden ne geliyorsa onu yaşa bırak olsun ve sen sadece izle.. izle ve anla. Üzülmek, ağlamak, kızmak, bağırmak, gülmek, dans etmek, koşmak, coşmak ya da yas tutmak mı istiyorsun? Evet yap..yaşa. Bastırmaya çalıştığın duygularını tamamen içinden boşaltıp özgürleşinceye kadar yap. Bırak duyguların akıp gitsin bedeninden. Sen sadece izle, fark et, izin ver, kabullen.
Üzüntünü, kırgınlığını, sevincini, coşkunu hangi duygu varsa içe gelen ve dışa çıkamayan yaşama bırak..
Baskı altına alıp reddedip içinde biriktirdiğin, tuttuğun müddetçe giderek katılaşır kabına sığmaz ve daha büyük zararlara neden olur. Bedenin, hücrelerin nefes alamaz ve daha da kötüsü sorunlu hücreler oluşmaya başlar yine birbirine benzeyen.. sinir sistemin sağlıklı bağlantı kuramadığı için virüslü hücreleri fark edemez ve savaşmaz. İlk önce bağışıklık sistemin zarar görür ve devamında organların. Bu tortular biriktikçe kabuk bağlarsın, vücudunun titreşimleri bozulur ve kaynaktan gelen seni besleyen enerjiye kendini kapatmış olursun.
Ruhun tepki veremediği için bir süre sonra bedenin tepki vermeye başlar. Vücudunuzdaki her ağrı sızı bedeninizin size çığlığıdır. Ve bunları dikkate almazsanız bir gün ya nöbetler geçirir ya da kanser olursunuz. Vücudundaki ağrıyan her yer hapsedilmiş bir duyguyu barındırır. Unutmayın evren sürekli dönüşüm ve etki tepki halinde. Eksileri göndermediğiniz sürece artılar gelmeyecektir. Onları cesurca, güvenle ve sevgiyle özgür bırakın. Yoksa 69 yaşındaki sevgili annem gibi bu yaşta bile kabakulak olabilirsiniz. Çocukken geçirmiş olmanıza rağmen. Hangi yaşta hangi düzeyde olursak olalım hepimiz kendimizi ifade etmekte zorlanıyoruz. Çünkü ya kabul etmiyoruz ya da korkup çekiniyoruz. Hepimiz bir şekilde duygularımızı bastırıyoruz ve bastırdıkça daha kronik hale getiriyoruz. Yaradanın bir parçası olarak, oysa insanın kendi özü o kadar güçlü ve özel donanımlı ki. Ve biz bunları unuttuk.
Aborjinleri duymayan kalmamıştır. Çok ilkel şartlarda ve kabile şeklinde çölde gizlenerek yaşarlar. Onlar bu güçlerinin özelliklerinin farkındalar ve çok iyi kullanmaktalar. Telepatik şekilde haberleşip, enerjilerini şifada kullanıp, akışa uygun şekilde evrendeki her şeyle bütün ve uyum içindeler. Biz ölümü çok acı yaşıyoruz ama onlar saygıyla karşılayıp vedalaşabiliyorlar. 60 yaşına geldiklerinde eğer artık verebileceği bir şey kalmamışsa ölmeye karar veriyor ve tüm kabileyle vedalaşıp sonra onlardan ayrılıp uzaklaşıyor. Sessiz bir yerde oturup zihinsel yolla sistemi kapatır gibi ölümünü gerçekleştiriyor. Hasta olmadan ağrılar çekmeden ve yapabileceği her şeyi yaptığını düşünüp tatmin duygusuyla herkesle vedalaşarak huzurla gidiyor. Bu durumda gittiği yerden dönüşü de muhteşem olacaktır.
Her şeyin farkında ve bilincinde.
Elbette 60 yaşına geldiğimizde hadi gidiyorum demeyelim amaç ilkel görünmelerine rağmen bizden ne kadar ileride olmaları ve niyetle, düşünceyle, beynin gücüyle neler yapılabildiğini göstermek. İnsan olarak gerçek potansiyelimizin farkında değiliz ve kendimizi kullanma kılavuzumuzu dahi bilmiyoruz..
Şimdi karar sizin ya tüm duygularınızı gerçek anlamda yaşayarak kendinizi özgürleştirir gitmeniz gerektiğinde huzurla gidersiniz. Ya da günümüzün vebası olan kanser gibi hastalıklarla ağrılar, pişmanlıklar içinde bitap düşmüş bir şekilde gidersiniz..
Gideceğiniz yeri ve dönüşünüzü hiç düşünmek istemiyorum. Ya siz?
Ne düşündüğüne, hissettiğine dikkat et. Ve içinde hiç birşey biriktirme. Herşeyin aslında çok basit ve çözümüyle birlikte var olduğunu unutma. Güçlü olduğunu, ne kadar özel olduğunu ve bu dünyanın oyun alanı olduğunu hatırla. Umut etmekten iyilik düşünmekten asla vazgeçme. Asla yanlış anlaşılmaktan korkma tekrar anlatırım de.. Asla kendinden vazgeçme ve hayır demeyi öğren. Unutma sen var olduğun için bu alem var.
İçinizde sevgi, umut, güzellik, neşe hiç eksik olmasın.
Sevgiyle kalın.. 


 Düşündüğün kadar sağlıklısın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder